Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nəhl Suresi, 17. Ayet:
Elə isə yaradan (Allah) yarada bilməyən (bütlər) kimi ola bilərmi?! Bəs siz (
bunları)
düşünüb öyüd almırsınızmı?...
Mömin Suresi, 67. Ayet:
Sizi torpaqdan, sonra nütfədən, sonra laxtalanmış qandan yaradan, sonra sizi (ana bətnindən) uşaq olaraq çıxardan, sonra yetkinlik yaşına çatasınız, sonra da qocalasınız deyə yaşadan Odur. Sizdən kimisi də daha əvvəl vəfat edir. Bu ona görədir ki, siz müəyyən bir vaxta qədər yaşayasınız və bəlkə (
bunları)
düşünüb dərk edəsiniz....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Beləcə, bu hökmü Süleymana anlatmışdıq. Biz onların hər birinə hökm (hökmdarlıq, peyğəmbərlik) və elm vermişdik. Allahı təsbeh edən dağları və quşları da Davudun xidmətinə vermişdik. (Bütün
bunları)
Biz edirdik....
Qələm Suresi, 37. Ayet:
Yoxsa (Allahdan nazil olmuş) bir kitabınız vardır ki, (
bunları)
orada oxuyursunuz?!...
Bəqərə Suresi, 22. Ayet:
O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün
bunları)
bile bile Allah'a eşler koşmayın....
Bəqərə Suresi, 22. Ayet:
O, sizin için yeryüzünü bir döşek, gökyüzünü bir bina kıldı. Ve gökten yağmur indirerek bununla sizin için (çeşitli) ürünlerden rızık çıkardı. Öyleyse (bütün
bunları)
bile bile Allah'a eşler koşmayın....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (
bunları)
, Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlar içinde Tanrı'dan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki onlar (
bunları)
Tanrı'yı sever gibi severler. İnananların ise Tanrı'ya olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Tanrı'nın olduğunu ve Tanrı'nın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi....
Bəqərə Suresi, 216. Ayet:
Savaş, o sizin için kerih olsa da (hoşunuza gitmese de) üzerinize farz kılındı. Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerrdir. Ve (bütün
bunları)
Allah bilir, siz bilmezsiniz....
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Yoksa (ey insanoğlu, sen,) halkının terk ettiği, çatıları yıkılıp harap olmuş (virane) bir kasabadan geçen (ve): "Allah bütün bunları öldükten sonra nasıl diriltebilirmiş?" diyen o kişi (ile aynı fikirde) misin? Bunun üzerine Allah, onu yüzyıl süre ile ölü bırakmış ve sonra tekrar hayata döndürerek sormuştu: "Bu halde ne kadar kaldın?" O da: "Bu halde bir gün veya bir günden biraz daha az bir süre kaldım" diye cevap vermişti. (Allah): "Hayır" dedi, "bu halde bir yüzyıl kaldın! Yiyeceğine ve içec...
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (
bunları)
başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab’leri katında mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
-Ey iman edenler, Belirli bir süreye kadar borçlandığınız zaman onu yazın. Aranızda bir kâtip doğru olarak yazsın. Kâtip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borçlu olan da yazdırsın. Rabbi olan Allah’tan korksun da ondan hiç bir şeyi eksiltmesin. Eğer borçlu cahil veya zayıf, ya da bizzat kendisi yazdırmaya gücü yetmezse, velisi (onu) dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek yoksa, razı olacağınız şahitlerden, bir erkek ve biri unutt...
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
(Habîbim) sana Kitabı indiren odur. Ondan bir kısım âyetler muhkemdir ki bunlar Kitabın anası (temeli) dir. Diğer bir kısmı da müteşâbihlerdir. İşte kalblerinde eğrilik bulunanlar sırf fitne aramak (ötekini berikini sapdırmak) ve (kendi arzularına göre) onun te'vîline yeltenmek için onun müteşâbih olanına tâbi olurlar. Halbuki onun te'vilini Allahdan başkası bilmez, ilimde yüksek payeye erenler ise: Biz Ona inandık. Hepsi Rabbimiz katındandır» derler. (
Bunları)
salim akıllardan başkası iyice düş...
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
O mabûd-i kadimdir ki, senin üzerine Kur'an'ı indirdi. Ondan bir kısmı muhkem âyetlerdir ki, onlar o kitabın aslıdır. Diğer bir kısmı da müteşâbih âyetlerdir. Artık kalblerinde eğrilik bulunan kimseler fitne aramak ve onu te'vil arzusunda bulunmak için o kitaptan müteşâbih olanına ittiba ederler. Halbuki, onun te'vilini Allah Teâlâ'dan başkası bilemez. İlimde rüsuh sahibi olanlar ise «Biz ona imân ettik, hepsi de Rabbimizin cânibindendir,» derler. (
Bunları)
Tam akıllı zâtlardan başkası tezekkür ...
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah (bütün
bunları)
size açıklamak, öncekilerin (doğru) hayat tarzlarına sizi yöneltmek ve size bağışlayıcılığı ile yaklaşmak ister; zira Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Ve bir mü'minin, bir mü'mini öldürmesi, “hata ile olması hariç” olamaz (caiz değildir) ve kim bir mü'mini bir hata sonucu öldürürse, o zaman bir mü'min köle azad etmesi ve ölenin ailesine bir diyet teslim edilmiş olması gerekir, ancak onların, (o diyeti) sadaka olarak bağışlamaları hariç. Fakat o (hata ile öldüren) eğer, size düşman bir kavimden olup ve o mü'minse, o taktirde, bir mü'min köle azad etmesi gerekir. Ve eğer sizinle arasında anlaşma bulunan bir kavimden ise o zaman ölenin ailesine t...
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Bir mü'minin diğer bir mü'mini, yanlışlık eseri olmayarak, öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü'mini yanlışlıkla öldürürse mü'min bir köleyi azadetmesi ve (ölenin) ailesine (mirasçılarına) teslim edilecek bir diyet (kan bahası) vermesi lâzımdır. Meğer ki onlar (o diyeti) sadaka olarak bağışlamış olsunlar. Eğer (öldürülen) mü'min olmakla beraber size düşman bir kavmden ise o zaman (öldürenin) mü'min bir köle azadetmesi lâzımdır. Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir kavmden ise o vakit mirasçıl...
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Hem hatâ ile olması müstesnâ, bir mü’minin bir mü’mi ni öldürmesi olamaz! Kim bir mü’mini hatâ ile öldürürse, bunun üzerine (Allah’ın hak kı olarak) mü’min bir köle âzâd etmek ve (kulun hakkı olarak da, ölenin) âilesine teslîm edilecek bir diyet (vermek borcu)vardır; ancak onların (o diyeti) bağışlaması müstesnâ! Fakat (öldürülenin)kendisi mü’min olmakla berâber, size düşman olan (kâfir) bir kavimden ise, (öldüren için sâdece) mü’min bir köle âzâd etmek (mecbûriyeti) vardır.Bununla berâber (öldü...
Nisa Suresi, 165. Ayet:
(
Bunları)
Müjdeleyici ve uyarıcı elçiler olarak (gönderdik) ki, elçiler geldikten sonra insanların Allah'a karşı bahaneleri kalmasın. Allâh üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
(Ey Resûlüm!) Senden fetvâ istiyorlar. De ki: 'Çocuğu ve babası olmayan kimse hakkında, Allah size şöyle fetvâ veriyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de (aynı babadan)bir kız kardeşi bulunursa, o takdirde bıraktığının yarısı onundur.Eğer (kız kardeş ölür de) onun (o ölen kız kardeşin) çocuğu yoksa, o (geride kalan erkek kardeş) de ona (tamâmen) vâris olur. Fakat (o adamın vârisleri) iki kız (kardeş) iseler, bu durumda bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Ve (geride kalanlar) kadın ve erkek olarak ...
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Onlar senden, kendilerini aydınlatmanı isterler. De ki: "Allah, birinci dereceden mirasçı bırakmayanlar(dan kalan miras) ile ilgili kurallar konusunda (böylece) sizi aydınlatır: eğer bir erkek, çocuk bırakmadan ölürse ve bir kız kardeşi varsa, onun terekesinin yarısına kız kardeşi sahip olacaktır; kız kardeşin çocuk bırakmadan ölmesi halinde ise erkek onun mirasını alacaktır. Fakat iki kız kardeş varsa, ikisi (birlikte) onun terekesinin üçte ikisine sahip olacaklar; ve eğer erkek kardeşler ve kı...
Maidə Suresi, 36. Ayet:
O inkâr edenler var ya, eğer yeryüzünde olanların hepsi ve onun bir katı daha kendilerinin olsa da, kıyâmet gününün azâbından kurtulmak için (
bunları)
fidye verseler, kendilerinden kabul edilmez. Onlar için acı bir azâb vardır....
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah, sizi yemînlerinizdeki lâğvden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat kalblerinizin azmetdiği yeminler yüzünden muâhaze eder. Bunun da keffâreti ailenize yedirmekde olduğunuzun orta (derece) sinden on yoksulu doyurmak, ya onları giydirmek, yahud bir kul azad etmekdir. Fakat kim (
bunları)
bulamaz (bulmıya muktedir olamaz) sa üç gün oruç (tutması lâzımdır), İşte bu andetdiğiniz vakit yeminlerinizin keffâretidir. Yeminlerinizi muhaafaza edin. Allah âyetlerini size böylece açıklıyor. Tâki şükredesiniz. ...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah sizi, yeminlerinizdeki ka sıdsız hatâ(larınız) ile mes’ûl tutmaz; fakat (bi le rek)yap tığınız yeminler yüzünden sizi sorumlu tutar. Artık bunun keffâreti, (tercihinize göre)ya âilenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu (bir gün sabah ve akşam) doyurmak ve ya on la rı (baştan ayağa) giydirmek veya bir köle âzâd etmektir.Bununla berâber kim (
bunları)
bulamazsa (vermeye güç yeti remezse) artık (keffâret olarak ona) üç gün oruç (tutma borcu) vardır.Yemîn ettiğiniz zaman; (bozduğunuz)...
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd o Allah Teâlâ'ya mahsustur ki, gökleri ve yeri yaratmış ve zulmetler ile nûru var etmiştir. Sonra kâfir olanlar, (
bunları)
Rablerine denk tutuyorlar....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Bir de (asılsız iddialarda bulunarak) dediler ki: “Bunlar yasaklanmış hayvanlar ve ekinlerdir. Onları bizim dilediklerimizden başkası yiyemez. (Şunlar da) sırtları (binilmesi ve yük yüklemesi) haram edilmiş hayvanlardır.” Bir kısım hayvanları da keserken üzerlerine Allah’ın adını anmazlar. (Bütün
bunları)
Allah’a iftira ederek yaparlar. Bu iftiraları sebebiyle Allah onları cezalandıracaktır....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Onlar baatıl zanlarıyle dediler ki: «Bu davarlarla ekinler haramdır. Onları bizim dilediklerimizden başkası yiyemez. Şu davarların da sırtları (na binmek) haram edilmişdir». Bir takım davarlar da vardır ki üzerlerine Allahın ismini anmazlar onlar. (Besmelesiz öldürüb veya ölü olarak yerler. Bütün
bunları)
Ona (Allaha) karşı (böyle emrediyor diye) iftira ederek (uydurdular). O, (Allah) bunları, yapmakda oldukları iftiraları yüzünden, cezâlandıracakdır. ...
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Ve (o müşrikler, bâtıl) zanlarıyla: 'Bunlar, haram olan sağmal hayvanlar ve ekinlerdir; onları dilediğimizden başkası yiyemez, ve (bunlar da) sırtları(nda yük taşınması)haram kılınmış hayvanlardır!' dediler. Bir kısım hayvanlar da vardır ki, (onları keserken)üzerine Allah’ın ismini zikretmezler. (
Bunları)
O’na iftirâ ederek (yaparlar). İftirâ etmekte olduklarıdan dolayı (Allah) onları yakında cezâlandıracaktır....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Zanlarınca dediler ki: "Bunlar dokunulmaz hayvanlar ve ekinlerdir. Bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez. Bunlar da sırtı(na binilmesi) yasaklanmış hayvanlar." Bir kısım hayvanları da üzerlerine Allâh'ın adını anmaz(dan boğazlar)lar. (Bütün
bunları)
Allah'a iftirâ ederek (ortaya çıkardılar. Allâh) Onları iftirâlarıyle cezâlandıracaktır....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O, rahmetinin önünden rüzgârı müjdeci gönderendir. Nihayet bunlar (su ile yüklü) ağır ağır bulutları kaldırıb yüklendiği zaman (görürsün ki) biz on (lar) ı ölmüş bir memlekete sevketmişizdir. Derken ona su indirmişizdir de orada her (türlüsünden) meyveler (mahsuller) çıkarmışızdır. İşte ölüleri de (diriltib kabirlerinden) böyle çıkaracağız biz. Gerek ki (
bunları)
iyi düşünüb ibret alasınız. ...
Ənfal Suresi, 17. Ayet:
Ve (şunu da bilin ki) (ey müminler,) düşmanı öldüren siz değildiniz, Allahtı onları öldüren, ve (korku) saldığın zaman sen değildin (ey Peygamber, onların içine korku) salan, fakat Allahtı (korku) salan: Ve (O bütün
bunları)
Kendi belirlediği güzel bir sınavla müminleri sınamak için yaptı. Muhakkak ki Allah her şeyi işiten, her şeyi hakkıyla bilendir!...
Ənfal Suresi, 31. Ayet:
Ve kendilerine her ne zaman ayetlerimiz ulaştırılsa, "Biz (bütün
bunları)
önceden de işitmiştik," derlerdi, "istesek, şüphesiz, biz (kendimiz) de bu tür sözler düzebiliriz: eski zamanlara dair masallardan başka bir şey değil, bunlar!"...
Yusif Suresi, 3. Ayet:
Biz, bu Kur'ân'ı vahyetmekle sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Sen ondan önce (
bunları)
bilmeyenlerden idin....
Nəhl Suresi, 17. Ayet:
O halde, (düşünün, bütün
bunları)
yaratan (Allah), hiçbir şey yaratamayan herhangi bir (varlıkla) kıyaslanabilir mi? Hala aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?...
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
Gerçek şu ki, Allah adaleti ve iyilik yapmayı, yakınlara karşı cömert olmayı emredip utanç verici ve arsızca olanı, akıl ve sağduyuya aykırı olanı ve azgınlığı, taşkınlığı yasaklıyor; ve size (böyle tekrar tekrar) öğüt veriyor ki, böylece (bütün
bunları)
belki aklınızda tutarsınız....
İsra Suresi, 41. Ayet:
Andolsun öğüt almaları için bu Kur'an'da (
bunları)
türlü türlü açıkladık. Ama bu onların sadece nefretlerini artırıyor....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Böylece onu (bu hükmü), Süleyman (a.s)'a anlattık. Ve hepsine hikmet ve ilim verdik. Dâvud (a.s)'la beraber tesbih eden (etsinler diye) dağları ve kuşları musahhar (emrine amade) kıldık. Ve (
bunları)
yapan, Biziz....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman'a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud'a boyun eğdirdik. (
Bunları)
biz yapmaktayız....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Biz bunu(n hükmünü) Süleyman'a bildirdik. Her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile beraber tesbih etmeleri üzere dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (Bütün
bunları)
yapan bizdik....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Biz bunu (hükmü) Süleyman'a kavrattık, her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (
Bunları)
Yapanlar biz idik....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Böylece bunu (bu fetvayı) Süleyman'a biz anlatmıştık. Biz, onların her birine hüküm (hükümdarlık, peygamberlik) ve ilim verdik. Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud'a boyun eğdirdik. (
Bunları)
biz yapmaktayız....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Biz onu(n hükmünü) hemen Süleyman'a bildirmiştik; (zaten) herbirine hüküm ve ilim vermiştik. Davud'la beraber tesbih etsinler diye, dağları ve kuşları buyruk altına aldık. (Bütün
bunları)
yapan bizdik....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Biz onu (n fetvasını) hemen Süleymana anlatmışdık. (Zâten) biz, her birine hüküm, ve ilim vermişdik. Dağları ve kuşları, Dâvud ile birlikde tesbîh etmek üzere, râm etmişdik. (Bütün
bunları)
yapanlar bizdik. ...
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Bunun üzerine onu (o hâdise hakkındaki hükmü) Süleymân’a anlattık. Bununla berâber her birine hüküm ve ilim verdik. Dağları ve kuşları, Dâvûd’la berâber tesbîh etmek üzere (ona) itaatkâr kıldık. Ve (bütün
bunları)
yapanlar (biz) idik....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Onu (onun hükmünü) derhal Süleyman'a anlattık ve herbirine bir hüküm ve bir ilim ihsan ettik. Ve Dâvud'a dağları ve kuşları musahhar kıldık, onunla beraber tesbihte bulunurlardı. Ve (
bunları)
yapanlar olduk....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
O hükmü Süleymân'a bellettik. Onların hepsine de hükümdarlık ve bilgi verdik. Dâvûd'a dağları ve kuşları boyun eğdirdik, onunla beraber tesbih ediyorlardı. Biz (
bunları)
yaparız....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Biz bunu (hükmü) Süleymana kavrattık, her birine de hüküm ve ilim verdik. Davud ile birlikte tesbih etsinler diye, dağlara ve kuşlara boyun eğdirdik. (
Bunları)
Yapanlar biz idik....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, eğer siz öldükden sonra dirilmek hususunda herhangi bir şübhe içinde iseniz şu muhakkakdır ki biz sizi (n aslınızı) toprakdan, sonra (onun zürriyetini) insan suyundan, sonra pıhtılaşmış bir kandan, daha sonra da hilkati belli belirsiz bir çiğnem etden yaratdık (ve
bunları)
size (kemâl-i kudretimizi) apaçık gösterelim diye (yapdık). Sizi dileyeceğimiz muayyen bir vaktâ kadar rahmlerde durduruyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz, daha sonra da kuvvetinize (yiğitlik çağına) e...
Nur Suresi, 38. Ayet:
(Bütün
bunları)
Allah, kendilerini yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandırsın ve lütfundan onlara daha da fazlasını versin diye (yaparlar). Allah, dilediğini hesapsız olarak rızıklandırır....
Yasin Suresi, 14. Ayet:
Biz o zaman kendilerine iki (elçi) göndermişdik de onları tekzîb etmişlerdi. Biz de bir üçüncü ile (
bunları)
takviye etmişdik de «Hakîkat, biz size gönderilmiş elçileriz» demişlerdi. ...
Zümər Suresi, 9. Ayet:
Yoksa, o, âhiret (azabın) dan korkarak, Rabbinin rahmetini umarak gecenin saatlerinde secdeye kapanır, kıyamda durur bir halde tâat ve ibâdet eden kimse (gibi) midir? De ki: «Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak temiz akıl saahibleridir ki (
bunları)
hakkıyle düşünür. ...
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O, (arzı yarattıktan sonra,) üzerine (kuleler gibi) sarsılmaz dağlar yerleştirdi, ona (sayısız) nimetler bağışladı ve oradaki geçim araçlarını onları arayanlar arasında eşit şekilde paylaştırdı; (ve bütün
bunları)
dört evrede (yarattı)....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Doğrusu Biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün
bunları)
saklayıp koruyan bir kitap vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Doğrusu biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün
bunları)
saklayıp koruyan bir kitap vardır....
Qaf Suresi, 4. Ayet:
Doğrusu biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda (bütün
bunları)
saklayıp koruyan bir kitap vardır....
Qaf Suresi, 7. Ayet:
(7-8) Ve yere de (bakmadılar mı?). Onu döşedik ve onda sabit dağlar bıraktık ve onda her güzel cinsten bitirdik. (
Bunları)
hakka müteveccih olan her bir kul için bir ibret ve bir mev'iza olarak (vücûda) getirdik....
Qaf Suresi, 8. Ayet:
(Biz, bütün
bunları)
tâatımıza dönen her kulun kalb gözünü açmak, (ona) ibret vermek için (yapdık). ...
Qaf Suresi, 8. Ayet:
(7-8) Ve yere de (bakmadılar mı?). Onu döşedik ve onda sabit dağlar bıraktık ve onda her güzel cinsten bitirdik. (
Bunları)
hakka müteveccih olan her bir kul için bir ibret ve bir mev'iza olarak (vücûda) getirdik....
Qaf Suresi, 8. Ayet:
(Bütün
bunları)
Allah'a yönelen her kulun, gönül gözünü açmak için ve (ona) ibret vermek için (yaptık)....
Zariyat Suresi, 21. Ayet:
Kendi nefislerinizde dahi (nice âyetler var.
Bunları)
görmüyor musunuz? ...
Zariyat Suresi, 21. Ayet:
tıpkı kendi kişiliğiniz üzerinde de (O'nun işaretleri bulunduğu) gibi. (
Bunları)
görmüyor musunuz?...
Naziat Suresi, 33. Ayet:
(Bütün
bunları)
size ve davarlarınıza yararlı geçimlik kılmıştır....
Naziat Suresi, 33. Ayet:
(Allah
bunları)
size ve davarlarınıza birer fâide olmak üzere (yapmışdır). ...
Əbəsə Suresi, 32. Ayet:
(Bütün
bunları)
sizin ve davarlarınızın menfaati için yarattık....
Bəqərə Suresi, 216. Ayet:
Savaş sizin xoşunuza gəlməsə də üzərinizə fərz qılındı. Xoşlanmayacağınız bir şey olar ki, o sizin üçün bir xeyirdir. Sevəcəyiniz bir şey olar ki, o sizin üçün bir şərdir. (Bütün
bunları)
Allah bilər, siz bilməzsiniz....
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Bir möminin bir mömini öldürməsi- ‘xəta ilə olması istisna olmaqla’- olmaz (caiz deyil) və kim bir mömini xəta ilə öldürərsə, o zaman bir mömin kölə azad etməli və ölənin ailəsinə qanbahası verməlidir, ancaq onların (qanbahasını) sədəqə olaraq bağışlamaları müstəsna. Lakin o (xəta ilə öldürən) əgər sizə düşmən bir qövmdən olub və o mömindirsə, o təqdirdə bir mömin kölə azad etməsi lazımdır. Əgər sizinlə arasında müqavilə olan bir qövmdəndirsə, o zaman ölənin ailəsinə qanbahası verməli və bir möm...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah sizi bihudə və niyyətində olmadığınız andlar(ı pozmağınız)a görə cəzalandırmaz, lakin sizi ciddi iradə ilə içdiyiniz andlar(ı pozmağınız)a görə cəzalandırar. Buna görə də onu (pozmağı)n kəffarəsi öz ailənizə yedirtdiyiniz orta hesabla on fəqirə yemək vermək, yaxud onları geyindirmək və ya bir qul azad etməkdir. Beləliklə, əgər kimsə (
bunları)
tapmasa (onun kəffarəsi) üç gün oruc tutmaqdır. Budur and içdiyiniz (və onu pozduğunuz) zaman sizin andlarınızın kəffarəsi! Gərək öz andlarınızı qoru...
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rəbbiniz sizin ürəklərinizdə olanı (əgər qəlbinizdə ata-ananızdan bezarsınızsa və ya onlara zülm etmisinizsə,
bunları)
daha yaxşı bilir. Əgər özünüzü islah etsəniz (və etdiyiniz səhvdən Allaha tərəf qayıtsanız) Allah qayıdanları mütləq bağışlayandır....
Qaf Suresi, 8. Ayet:
(Allahın ayələri barəsində fikirləşməklə Ona tərəf) qayıdan hər bir bəndəyə gözüaçıqlıq və öyüd-nəsihət (amili) olması üçün (etdik
bunları)
....
Müddəssir Suresi, 15. Ayet:
Bununla belə (bütün
bunları)
artırmağıma tamahlanır....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Bir də (əsassız iddialar ortaya ataraq) dedilər ki: “Bunlar qadağan olunmuş heyvanlar və əkinlərdir. Onları bizim istədiklərimizdən başqası yeyə bilməz. (Bunlar da) belləri (minilməsi və yüklənməsi) haram edilmiş heyvanlardır”. Bir qism heyvanları da kəsərkən Allahın adını çəkməzlər. (Bütün
bunları)
Allaha iftira ataraq edərlər. Bu iftiraları səbəbi ilə Allah onları cəzalandıracaq....
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
O, ölü cəmdəyi, qanı, donuz ətini və Allahdan başqası üçün kəsilmiş (heyvanı) sizə haram etmişdir. İstəmədiyi halda və həddini aşmadan (
bunları)
yeməyə məcbur olana isə günah yoxdur. Həqiqətən də Allah bağışlayandır, rəhmlidir !...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Bilmədən and içmənizə görə Allah sizi günahlandırmaz. Lakin bilə-bilə and-aman etsəniz sizi günahlandırar. Bunun kəffarəsi (əvəzi) isə - ailənizin orta yeməyindən on yoxsulu yedirtmək və ya onları geyindirmək, yaxud bir köləni azad etməkdir: (
bunları)
tapmayan üç gün oruc tutmalıdır. And içsəniz, andınızın kəffarəsi budur. Andlarınızı qoruyun ! Allah öz ayələrini sizə belə aydınlaşdırır ki, bəlkə şükr edəsiniz....